Murat Kendugan
Akademik Link Yanılıyor! Umut Dolu Hedeflere Nasıl Ulaşırız?

Geçtiğimiz hafta Akademik Link kanalında Doç Dr. Osman Hocamız Hayatta Başarının Anlatılmayan Gerçekleri: Büyük Umut Yalanları isimli bir video yayınladı ve umut etmek üzerine bize bazı konseptlerden bahsetti. Kişisel gelişim videolarının temelini oluşturan motivasyon ve umut kavramlarıyla ilgili hocamızın videosunu tamamlayacak umut dolu hedeflerimizi belirleme ve başarma yolculuğumuzda bize yön gösterecek bir yaklaşımdan “Marjinal Kazanç” konseptinden sizlere bahsetmek istedim.
Videoma bir beğeni ve yorum bırakarak bana destek olabilirsiniz. Yeni videolardan ücretsiz haberdar olmak için de Abone ol butonuna tıklamanız yeterli :)
Geçtiğimiz hafta AkademikLink kanalında Doç Dr. Osman Hocamız “Hayatta Başarının Anlatılmayan Gerçekleri: Büyük Umut Yalanları” isimli videosunda “batık umut” kavramından bahsetti.
Açıkçası geleceğe her zaman umutla bakan biriyim ve 5 yıldır bu Youtube kanalında çevreme toplaya toplaya 25bin kişiyi toplayabildim. Diğer bir deyişle youtube standartlarına göre hala küçük bir kanalız. Bu da ister istemez beni düşündürdü, acaba ben de bir “BATIK UMUT” kurbanı mıyım?
Yukarıya hocamızın videosunu bırakıyorum. Dilerseniz detaylı şekilde kendisinden dinleyebilirsiniz. Özet geçmemi isteyenler içinse “Batık Umut” kavramını şu şekilde anlatabilirim.
Yağmurlu soğuk havada Beykoz’dasınız. Bir an önce Mecidiyeköy’e girmeniz gerekiyor ve bulunduğunuz semti de pek bilmiyorsunuz. Bir amca az ilerideki duraktan 24 numaralı otobüse binmenizi söylüyor ve beklemeye başlıyorsunuz. Otobüsler geliyor, geçiyor ama bir türlü 24 numara gelmiyor. 10-20-30 dakika derken o otobüs hala görünürde yok. Belki de başka birine sorsanız size 24 numaralı otobüs olmadığını söyleyecek ama siz bir umut beklemeyi tercih ediyorsunuz. İşte bu bekleyişe “batık umut” deniyor. Bir şeye o kadar çok umut bağlıyorsunuz ki, mantıklı bir davranış olmadığını bilseniz de buna devam ediyorsunuz.
Hocam ile ayrıştığımız nokta ise şurası; o durağa 24 numaralı otobüs gelmese de, çözüm arayıp çevremizden yardım istediğimizde 24 değil ama 121A isimli bir başka otobüsün bizi varmak istediğimiz noktaya götüreceğini öğrenebiliriz. Bu öğrenimimizle de bir sonraki otobüs bekleyişimizde 1-2 kişiye daha soracağımızı, belki duraktaki haritaya bakacağımızı, telefonumuza bir uygulama indirerek nereden hangi otobüsler geçeceğine bakacağımızı özetle %1 bile olsa süreçlerimizi geliştirerek bugünden yarınımızı daha iyi hale getireceğimizi düşünüyorum. Ancak, batık umutlara kapıldığımızı düşünüp; ucuz ve güvenli şekilde ulaşacağımız Mecidiyeköy’e taksi, dolmuş, kişisel araç gibi daha maliyetli yöntemlerle giderek varacağımız noktada çay-simit yemek zorunda da kalabiliriz. Bulunduğumuz noktanın değerini anlamak için 1996 yılındaki İngiltere Bisiklet Federasyon’una bakalım.
O dönem federasyon ciddi bir mali sıkıntılarla karşılaşıyor. Sahip oldukları en büyük başarı 1984 yılında İngiltere’nin Atlanta Olimpiyatları’nda kazandığı 2 bronz madalya. Bir rivayete göre İngiliz takımının kullandığı bisikletlerin tedarikçisi yarışmalarda isminin görünmemesi için markasını bisikletlerden kazıtmış. Ortada onlarca yıllık bir başarısızlık var ve belki de federasyonu kapatıp, gitmeleri gerekiyordu ama öyle olmadı. Bir fonlama programı başlatıldı ve 2003 yılında işletme yüksek lisansı mezunu Dave Brailsford, takıma yeni bir menejer atandı. 2004 yılına gelindiğinde İngiliz takımı 1908 yılından beri en büyük başarısına imza attı ve 2 altın madalya kazandı. 2003 – 2013 döneminde 59 Dünya Şampiyonluğu kazanıldı ve TeamSky isminde bir takım kurularak dünyanın en prestijli bisiklet yarışı Tour de France’da da zafer kazanıldı. Peki, bunca yıl sonra ne değişti?

Bu başarının sırrına gelmeden önce sizi Chuck Close ile tanıştırmak istiyorum. Chuck Fotorealistik portreler çizen bir ressam. Resimlerini çizmeden önce modelinin fotoğrafını çekiyor. Tuvalini karelere bölüyor ve fotoğraftaki renklerle karelerini tek tek boyayarak portrelerini çiziyor. Uzaktan bir portre gibi görünse de aslında resmin tamamı içleri desenli yüzlerce kareden oluşuyor.
Bir adım geriye çıkıp baktığımızda hayatta hepimizin çizmek istediği büyük bir resim, ulaşmak istediği bir hedef var. Hedefin doğruluğunu yanlışlığını tartışmadan önce gidişata bakalım. Yıllarımızı, haftalarımızı, günlerimizi ve saatlerimizi nasıl boyarsak istediğimiz resmi çizebiliriz? Kalemi elimize alıp tavşanı kediye çevirmeye çalışacağımıza daha güzel bir tavşan çizemez miyiz?
Google arama motoru tasarladığında etrafta benzer işi yapan birçok platform vardı ya da Apple ilk iPhone’u tasarladığında sektördeki ilk cep telefonu değildi. Ancak, süreci iyileştirmek ve her gün öncekinden daha iyi olmaya çalışmak bu şirketleri dünya devi yaptı. Benzer şekilde İngiliz bisiklet takımını da şampiyon yaptı.
Sir Dave Brailsford “Marjinal Kazanç” ismini verdiği yaklaşımı ile geleneksel antrenman ve taktiklerden farklı bir yol izlemeye karar verdi. Geleneksel antrenman ve taktik çalışmaları yerine sürece odaklandı. İlk başta hepimizin aklına gelebilecek şekilde daha ince lastikler ve rahat selelerden başladı ki hızlarını kolaylıkla arttırabilsinler, yüksek hıza çıktılarında da sarsılmaları en aza insin. Akıllı saatlerle atletlerin performansını ölçüp, buna göre programlar tasarladılar ve sonra aslında pek de tahmin edemeyeceğiniz detaylara odaklanmaya başladılar. 2 farklı masajdan hangisinin atletler için daha faydalı olduğuna, geceleri ne tür yastıklarla uyku kalitelerini arttıracaklarına odaklandılar. Bazı Olimpiyat oyunlarında birinci ve ikinci arasındaki fark saniyeler hatta saliseler oluyor. Bu farkı belirleyen şey de Dave Brailsford’un diğer yarışmacıların odaklanmadığı %1’lik ufak iyileştirmeleriydi.
“Tembellikten Kurtulma Yolları Aramayın” videomda da bahsettiğim gibi minik alışkanlıklar ile kendimizi adım adım geliştirmek ve aklınıza gelebilecek her konuda daha iyi olmak mümkün.
Osman Hocamıza hedeflerimizi zaman zaman gözden geçirme ve anlık motivasyonlara kapılmama konusunda katılıyorum. Kendinizi başkalarının resminde sıkıştırmayın. Vaz geçemden önce durun ve zamanın sizin dostunuz mu yoksa düşmanınız mı olduğunu anlamaya çalışın. Eğer her geçen gün hedefinize bir kare, bir desen, bir renk daha yaklaşıyorsanız devam edin. Ancak, boyayacak kare kalmamış ve tuvalin üstü yamalarla dolmuşsa geç olmadan kendinize yeni bir başlangıç yapın.
Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Yeni videolar her Pazar sabah saat 9.30’da Barış Özcan videolarının hemen arkasından yayınlanmaya devam edecek. Tabii beraberinde blog yazılarımız da gelecek. Beni desteklemek için kanalıma abone olup, videolarıma yorum ve beğeni bırakabilirsiniz. Kanalıma abone olmak için buraya tıklayabilirsiniz.
Sevgili ŞİRKET! Tekrar görüşene dek, kendinize çok iyi bakın. Hoşça kalın!