top of page
  • Yazarın fotoğrafıMurat Kendugan

Bir İngiliz, İtalyan ve Türk



İster videomu izleyip daha zengin bir deneyim bulabilir ister de hızlıca yazımı okuyabilirsiniz. Seçim sizin :)



İngiltere Kralı III. Edward'ın Fransa tahtında hak iddia etmesiyle 1337 yılında başlayan ve 1453’e kadar tam 116 yıl süren savaşlar dizisi 100 yıl savaşı olarak bilinir. Savaş sonuçlanana dek İngiltere’de 5 kral değişir. Beş kral arasında en keskin kararların alındığı dönem ise Shakespeare’in hayatını kaleme aldığı; 1944 ,1989 ve son olarak 2019 yılında Netflix’in The King filmi ile hayatını anlattığı Beşinci Henry’e ait. Henry’nin hayatına baktığımızda savaşlarla geçen bir hayata sahip olduğunu görüyoruz.


Monmouth’un Henry’si tahtın tek varisi olmak için adım adım politikayı ve saray eşrafını şekillendiriyor. Akıl hocası ve en yakın arkadaşı Falstaff’a ihanet ediyor. Kendine ihanet edeceğini düşündüğü komutan, arkadaş ve soylu kim varsa bir şekilde haklı ya da haksız sebeplerden yok olmalarını sağlıyor. Babası ve kendisinin krallığını sorgulayanları susturuyor ve Agincourt savaşından sonra şanlı bir komutan olarak ün salıyor.


İngiliz asıllı Robert Pattinson’ın Fransız Prensi Dauphin'u, Fransız asıllı Timothée Chalamet ‘in İngiliz Kralı Beşinci Henry’i canlandırdığı filmde; politika ile ilgisi olmayan genç bir çocuğun aile işlerine dahil olması ile acımasız, gözünü kan bürümüş ve otoriter bir lidere dönüşümünü izliyoruz.


Beşinci Henry’nin hikayesi aslında Baba filminden tanıdığımız Michael Corleone ile oldukça benzer. Henry V'in savaşlar ve eğlence arasında yaşadığı günler Michael için mayfa kültüründen uzakta çevresine faydalı olacak idealist yaklaşımlardı. 3 çocuk babası Don Vito Corleone’u vurulması ile başlayan sıkıntılara dur demek için Michael taşın altına elini koyar ve aile için başladığı yolculuğu kendi için tamamlar.


Akdeniz kültürünün de etkisi olacak ki, Vito Corleone’in aile tıpkı bizdeki baba imajı gibi her şeyden önce geliyor.


Türk sinemasında baba dediğimizde Vito Corleone’un mesafeli duruşunu babacan duruş alıyor.


Hulusi Kentmen


Münir Özkul ve


Şevket Altuğ yani süper baba olmuştur. (Fikret Aksu / Fiko)


Sevecenliği, babacanlığı ve fedakarlığı biz bu insanlarla öğrendik. Birlikte güldük, birlikte ağladık ve hepsinden önemlisi birlikte büyüdük.


Tad,

bap, aita,

daa, tata, papa ya da baba.


Dünyanın her neresinde doğmuş olursanız olun, nasıl telaffuz ederseniz edin “Baba” “Yaşlı ve saygın erkek” demektir. Coca-Cola’nın noel babalarıyla (belki bu hikâyeyi ileride bir gün anlatırım), bizim hacı babalarımızla, hatırladıkça yüreğimizin derinliklerinde acı duyduğumuz babalarımızla biz bugün olduğumuz kişi haline geldik. Babalara geldik cümlesine çok benzer babalarla geldik dememin sebebi de tam olarak bu aslında. Çünkü, çevremizde bize örnek olan iyi insanlar olmazla babalarımızla bugünlere değil, babalara gelip çok farklı hayatlar yaşayabilirdik. Çevremizde örnek alınası, eli öpülesi çok baba var. En kıymetlisi tabii ki en yakınımız, kendi babamız. Babanızdan uzaksanız da yalnız olmadığınızı bilin. Bize örnek olan ve anılar bırakan tüm babalarımızın, babalar günü kutlu olsun.


Yazımı okuduğunuz için teşekkürler.


Yeni videolar Murat Kendugan Youtube kanalına her Pazar Barış Özcan videolarının hemen arkasından saat 9.30’da eklenmeye devam edecek. Yeni videolardan haberdar olmak için abone ol butonuna tıklayıp, yandaki zili de açabilirsiniz. Sevgili şirket şimdilik benden bu kadar. Tekrar görüşene dek kendinize çok iyi bakın! Hoşça kalın.

Murat Kendugan

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page